SüPER LIG'IN ESKI YıLDıZı JEAN-JACQUES GOSSO'DAN SPOR ARENA'YA SAMIMI ITIRAFLAR: 'DIRK KUYT, SOYUNMA ODASıNA GELMIşTI!' | 'OKAN BURUK, AVRUPA'YA GIDECEKTIR'

Kariyerinde Monaco, Orduspor, Gençlerbirliği, Göztepe gibi takımların formasını giyen ve orta sahadaki agresif futboluyla taraflı tarafsız futbolseverleri kendine hayran bırakan Fildişili eski yıldız Jean-Jacques Gosso, Türkiye kariyeriyle ilgili Spor Arena’ya konuştu. Gosso, Göztepe’de beraber çalıştığı teknik direktör Okan Buruk ile vatandaşı Wilfried Zaha’ya da değindi.

3 yıl formasını giydiği Fransız ekibi Monaco’dan ayrılarak 2011 yılında Héctor Cúper yönetimindeki Orduspor’a transfer olan Jean-Jacques Gosso, orta sahadaki hırçın oyunuyla izleyenlerin dikkatini çeken oyunculardan biriydi. Rakip orta saha oyuncularına isyan ettiren bir mücadele sergileyen eski yıldız, 2017 yılında Göztepe’nin Süper Lig’e yükselmesinde önemli pay sahiplerinden biri oldu.

Fildişi Sahili Milli Takımı formasını 23 kez giyen Gosso; Süper Lig’deki etkili oyununu, Fenerbahçe deplasmanında soyunma odasında yaşadığı olayı, bir dönem beraber çalıştığı teknik direktör Okan Buruk’un başarıları ve vatandaşı Wilfried Zaha’nın son dönemde eleştirilen performansıyla ilgili düşüncelerini aktardı.

Fildişili eski futbolcunun açıklamaları şu şekilde;

“TÜRKİYE’DEKİ TARAFTARLAR, ADETA TAKIMLARI İÇİN YAŞIYORLAR”

Türkiye’ye transfer olmadan önce Fransa gibi üst düzey bir ligde Monaco forması giydiniz. Türkiye’deki futbolu oynadığınız diğer liglere göre mantalite, mücadele ve atmosfer açısından değerlendirir misin?

Dünya üzerinde her ligin farklı özellikleri vardır. Fransa’da daha çok taktiksel futbol ön plana çıkıyor. Türkiye’de ise hem mücadele hem de taktiğe dayalı bir oyun var. Türkiye’deki taraftarlar, Fransa’dakilere göre takımlarına yüzde yüz olarak sahip çıkıyorlar. Taraftarlar, adeta takımları için yaşıyorlar. Türkiye’de stadyumlara girince taraftarların o baskısını ve desteğini hissedebiliyorsun ama Fransa’da maalesef böyle bir şey yok.

“HECTOR CUPER, FUTBOLUMA BİR SEVİYE DAHA ATLATMIŞTI”

Süper Lig’deki ilk durağın olan Orduspor’da toplam 23 maçta forma giydin. Orada Arjantinli ünlü teknik direktör Héctor Cúper ile çalışma imkânınız olmuştu. Türkiye’deki ilk sezonun ve Héctor Cúper’in takım yönetimi hakkında neler söylemek istersin?

Héctor Cúper gibi deneyimli bir hocayla çalışmak bir futbolcu için her zaman güzel bir tecrübedir. Orduspor’da o sezon hem bireysel anlamda hem de takım olarak çok güzel bir dönem geçirdik. Héctor Cúper’den futbola dair çok şey öğrendim. Onunla güzel anılarımız var. Héctor Cúper, bana bir seviye daha atlattı. Futbolumu geliştirmeye yönelik önemli ve güzel tecrübeler kazandım.

Orduspor’da oynadığın dönem Türkiye medyasında Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın seni transfer etmek istediğine dair haberler çıkmıştı. O dönem bu üç takımdan da teklif aldın mı?

Evet, bu takımların bana olan ilgisini ben de o zamanlar duymuştum ama doğrusunu söylemek gerekirse resmi bir teklif almamıştım. Belki direkt olarak Orduspor ile konuşmuş olabilirler. Çünkü bana veya menajerime gelen herhangi bir teklif yoktu.

“KUYT, YAPTIĞIM FAULDEN SONRA SOYUNMA ODASINA GELDİ AMA…”

Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçında Dirk Kuyt’ın kasıklarına doğru yaptığın tehlikeli faul sonrası Kuyt’un soyunma odasını bastığı iddia edilmişti. Bu ilginç olayla ilgili o gün neler yaşandı?

Dirk Kuyt, o gün maçtan sonra soyunma odasına geldi ve benimle konuştu. Neden böyle bir şey yaptığımı ve daha kötü bir sakatlık yaşayabileceğini söyledi. Ben de yaptığım hareketten dolayı özür diledim. Skoru yakalamaya çalışıyorduk. Maçtaki sinirimle yanlış bir hareket yapmıştım. Kuyt, maç içinde topu tutarak zaman kazanmaya çalışıyordu. Kuyt, topu ayağında fazla tutunca sinirlerime hakim olamamıştım. Gereksiz yere sinirlendim ve yanlış bir hareket yaptığımın farkına vardım. Kuyt, Fenerbahçe gibi büyük bir takımda oynayan büyük bir futbolcuydu. Saha içinde böyle şeyler olabilir. Sonuçta maç içinde her futbolcu kendi takımına sahip çıkmaya ve mücadele etmeye çalışıyor. Her iki takım da kazanmak için uğraşıyordu ve bizim lige tutunmamız için galibiyete ihtiyacımız vardı.

“MELO İLE BİRLİKTE ORTA SAHADA RAKİBE ZOR ANLAR YAŞATABİLİRDİK”

Hırçın futbolunla taraftarlara keyif veren bir futbolcusun ama 2’si hakeme itirazdan dolayı olmak üzere 3 kırmızı kart gördüğün ilginç bir istatistik var ortada.

Türkiye’de çok güzel yıllar geçirdim. Maçlarda çok agresif bir oyuncu olduğum doğruydu. Çünkü mücadele etmeyi seviyordum. Verdiğim mücadeleler rakibe acı çektirmek için değildi. Bende topa yönelik bir agresiflik vardı. Topu rakipten almak için mücadele veriyordum. Felipe Melo gibi futbolu böyle oynamayı seviyordum. Galatasaray’a transfer olsaydım onunla orta sahada çok güzel bir ikili olurduk. Rakip takımın 10 ve 8 numaradaki oyuncularına zor anlar yaşatabilirdik. Çünkü Felipe Melo ile oyun tarzımız aynıydı.

“OKAN BURUK, TAKTİKSEL OLARAK MÜKEMMEL BİR HOCA. AVRUPA’DA DA BAŞARILAR KAZANABİLİR”

Göztepe’de oynadığın dönem teknik direktör Okan Buruk’la beraber çalıştınız. Okan Buruk’un başarısı ve gelişimiyle ilgili gözlemlerin nelerdir?

Okan Buruk, çok iyi bir hocaydı. Futbolculara saygılı davranan, çok sakin bir insandı. Takımda herkesin hakkı neyse onu teslim ederdi. O yüzden takımda oynamayanlar bile Okan Hoca’ya büyük saygı gösterirdi. Onun çok çalışan iyi bir ekibi var. Taktiksel olarak çok iyi bir hoca. Galatasaray’da başarılı olduğu için hiç şaşırmadım. Daha çok başarılar kazanacağına eminim. Okan Buruk’un şimdi bile Avrupa’da teknik direktörlük yapabileceğine inanıyorum. Çünkü futbolculuk dönemlerinde önemli tecrübeler kazanacağı çok büyük takımlarda oynadı. Süper Lig’de daha büyük takımlar olduğu için o dönem Başakşehir gibi bir kulübü şampiyon yapmak kolay değildi. Bunu başarmak için çok iyi bir teknik direktör olmak lazım. Avrupa’da Inter gibi büyük bir takımda oynadığı için oralardaki mantaliteyi de biliyor. Taktiksel olarak mükemmel olduğu için Avrupa’da da başarılar kazanabilir.

“MESSİ BİLE FRANSA’YA ALIŞMAKTA ZORLANDI. O YÜZDEN ZAHA…”

Galatasaray’ın sezon başında transfer ettiği vatandaşın Wilfried Zaha, performansı nedeniyle son haftalarda eleştirilerin hedefi oldu. Şimdiye kadar 38 maçta 10 gol ve 5 asistlik performans gösteren Zaha’ya yöneltilen eleştirileri nasıl değerlendiriyorsun?

Türkiye Süper Ligi gibi bir ligde oynuyorsanız bu tarz eleştiriler bütün futbolcular için geçerli. Zaha’nın Türkiye’deki ilk sezonu olduğu için bazı adaptasyon süreçlerini atlatması gerekiyordu. Bu süreci zor bir şekilde geçirmesi gayet normal. Her futbolcunun bu lige uyum süreci farklıdır. Bazıları çok kısa bir sürede atlatabilir. Messi gibi bir futbolcu Paris Saint Germain takımına geldiğinde taraftarlar Neymar, Mbappe ve Messi üçlüsüyle her yıl Şampiyonlar Ligi’ni kazanacaklarını zannetmişlerdi. Messi’nin bile Fransa’ya alışma süreci uzamıştı. Onun için Galatasaray taraftarlarının Zaha’ya gerekli zamanı tanıması lazım. Zaha, iyi bir futbolcu olduğu için Türk futboluna da alışacaktır. Ondan sonra daha iyi bir katkı sağlayacaktır. Ama yine de Zaha’nın ilk sezonu olmasına rağmen çok kötü bir performans sergilediğini düşünmüyorum. Türkiye’deki takımlarda bu baskı var. Taraftarlar, her zaman sabırsız davranıyorlar. Zaha’nın kendisine gelen bu baskıyı iyi kullanması gerekiyor. Bu baskıyla beraber daha da iyi çalışıp, performansını yükseltmesi lazım. Real Madrid gibi kulüplerde de baskı var ama oradaki futbolcular bunu iyi değerlendirip daha iyi performans sergilemesini biliyorlar. Zaha da bu baskıyı lehine çevirmeli.

“SÜPER LİG’E YÜKSELİNCE MAÇTAKİ KRAMPLARIMIZI UNUTMUŞTUK”

2017 yılında Yılmaz Vural önderliğinde Eskişehirspor’u penaltılarla yenerek Süper Lig’e yükselmiştiniz. O unutulmaz maçla ilgili hatıralarından bahseder misin?

Bizim için çok uzun bir gündü. Süper Lig’e çıkma maçı olduğu için üzerimizde çok fazla baskı hissediyorduk. Taraftarların bizden beklentisi vardı. Maç saati bir an önce gelsin, oynayalım diye sabırsızlıkla bekledik. Maçta üst düzey bir mücadele vardı ve bizim için çok zordu. Çok koştuk ve her şeyimizi sahada verdik. Uzatma dakikalarında o kadar yorulmuştum ki koşamıyordum. Takım arkadaşım Prince Segbefia’ya ‘Bana yardım et. İleriye gidince geri dönemiyorum. Ben geride duracağım, ileriye sen gidip gel. Kramplarım arttı’ demiştim. Zor bir maçtı ama sonuç olarak bizim için çok güzel oldu. Maçı kazanan taraf olmak, bize kramplarımızı unutturdu. Türkiye’yi her düşündüğümde aklıma Eskişehirspor-Göztepe maçı geliyor. O maçta Yılmaz Vural gibi futbolu çok seven bir teknik direktörümüz vardı. Yılmaz Hoca, duygularını yansıtmayı seven birisiydi. Aramızda saygı ve sevgi vardı. Ayrıca onu yaşı ve tecrübesiyle bir ‘baba’ olarak görüyorduk.

“GÖZTEPE’NİN YENİDEN SÜPER LİG’E YÜKSELMESİYLE İLGİLİ HİÇBİR ZAMAN TEREDDÜT YAŞAMADIM”

2022 yılında Süper Lig’den düşen Göztepe, şimdi TFF 1.Lig’de 2.sırada bulunuyor. Göztepe, başarılı sonuçlarla Süper Lig’in kapısında. Göztepe’nin Süper Lig yolundaki şansı ve taraftarların oluşturduğu atmosferi anlatır mısın?

Göztepe, bence çok iyi ve tutkulu bir takım. Coşkulu ve sürekli takımının arkasında duran bir taraftara sahipler. Göztepe’nin yeniden Süper Lig’e çıkmasıyla ilgili benim zaten hiçbir zaman tereddütüm olmamıştı. Bir aksilik olmazsa bu sene yeniden Süper Lig’e çıkacaklar. Bu mükemmel kulüpte güzel seneler geçirdim. Benim için çok değerli bir takım. Çok ateşli ve 90 dakika boyunca takımına destek veren bir taraftarları var. Aslında bunun zor yanları da var. Takım iyi durumda olmazsa Göztepe taraftarının girdiği ruh halini düşünmek zorundasınız. Takımlarına olan sevgilerinden dolayı çok farklı bir atmosfer yaşatıyorlar.

“EN GÜZEL AMBİYANS BEŞİKTAŞ TARAFTARINDAYDI”

Süper Lig’de seni en çok hangi takımın stadyumu ve taraftar atmosferi etkiledi?

Bana göre Beşiktaş taraftarları daha agresif ve coşkuluydu. Beşiktaş taraftarı, zaten Avrupa’da bile biliniyor. Stadyumlarındaki atmosferi herkes görüyordu. En güzel ambiyans onlardaydı.

2024-04-16T11:11:11Z dg43tfdfdgfd